MARDİN'DE NELER VAR?
Taşın insan yaşamındaki yerini, insan emeğinin taşı nasıl şekillendirdiğini görmek için dinlerin, mezheplerin harman olduğu Mardine gitmeli. İklimi sert karasal iklimdir. Yazlar oldukça kurak ve sıcak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Bu sebeple tercihiniz, yaz sezonunda Mardin güzelliklerini yaşamak olsun.
Mardin, mimarisi, sosyal yaşamı, kültürel dokusu ve şehrin kendisi ile gerçekten her göreni büyüleyen bir şehirdir. Mardin yalnız şehir merkezi ile değil, çevresi ile de kültürel bir gezi için ideal bir yerdir.
Mardin gerçek anlamda bir müze şehridir. Bir kalenin üzerine oturtulmuş olan şehir, eski ve yeni olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Mardin in 1960'lı yılların sonunda şehrin tamamının SİT alanı ilan edilmesiyle şehir içine yeni inşaat yapımı yasaklanmıştır.

Mardin de baştan sona yürüyerek 15-20 dakika sürebilecek bir zamanda gezebilirsiniz. Araçların tek yönlü çalıştığı yalnız bir cadde vardır. Kendinizi 16.yy da hissedeceğiniz Mardin anlatılmaz yaşanır...
Önce Mardin kent merkezi içindeki önemli noktaları, evleri, medreseleri, kiliseleri, daha sonra ilçeleri Deyrulzafaran Manastırı başta olmak üzere Dara, Midyat ve Hasankeyf’i içine alan geniş bir alanı gezilmeli. Dünya Süryaniliğinin merkezi olan Deyrulzafaran, su sarnıçları ile Dara ve yine dünyadaki yaşayan arkeolojik birkaç şehirden biri olan Hasankeyf'i de kattığınızda Mardin gezmeye doyulmaz bir şehir olarak karşınıza çıkar.
|
MARDİN
Kınalar yakılmış gökyüzüne ilmik ilmik,
Zılgıt sesleri titrer, hızmalı burunlar delik
Taşlar ruhları akseder özünde nakış...
Heybetli kalesinin hikmetidir Hakk’a yakarış.
Özünde, sözünde mertlik olanların yurdu
Ataların yadigarı ve ulu Artuklu
Kız Kalesi gülümser, çekingen, ürkek ceylani
Zaman ağır ağır işler kum saati misali
Ruhlarda derin bir huzur, doğa mütebessim
Saf tutan halaylarda medeniyetler kol kola
Türküler çeyiz sandığını, bulutları saklar
Ful çiçeklerinde avlu kokar, yıldızlar alevli,
Yakıcı güneşte altın sarısı taşların aksi
Destanların özü yansır sokakların merdivenlerinde,
Güneşin nabzı atar, duraksız sevdalı yüreklerde
Mezopotamya eğilir sadakatle Mardin’in önünde
Diz çöker cömertliğiyle yeşil enginliğinde
Güneş ışığı Nemrut’tan önce Mardin’e uğrar,
Yağmurlar bereketi müjdeler, ağlar, yağar
Musikiye aşina güvercinler takla atar
Uçurtmalarda geleceğin güzelliği, geçmişin emaneti uçar...
Mardin’de yaşam mitolojiyle dans eder,
Ezanlar, çanlarla kardeşçe ve beraber...
Karlar süslemek için işlemelerini can atar.
Çeşmelerinde su tarihle coşkun, misk akar...
Kuyular mahzen, güneş görmemiş define
Ay ışığı güleç yüzlerde gamzeler oyar...
Ne “Gondol’la” ilerlemek, rutubetli Venedik’te
Ne “Kuleler” kenti süslü Paris’te
Benim her şeyim, huzur sokağım, özüm, kaynağım...
Asil memleketimde, MARDİN’de
Sevginin adı gökyüzünde gülbin,
Şirin yüreklerde MARDİN...
|
|