MARDİN MÜZESİ

 

Mardin Merkez 1. Cadde Cumhuriyet Alanı Atatürk heykeli yanındadır. Binanın doğu tarafına bitişik olan Meryem Ana Kilisesi'nin müzeye bakan kapalı portalindeki kitabeye göre bina, 1895 yılında Antakya Patriği İgnatios Behnam Banni tarafından Süryani katolik patrikhanesi olarak yaptırılmıştır.

Daha sonraları askeri garnizon, M.S.P. İl teşkilatı, kooperatif binası, sağlık ocağı ve polis karakolu olarak kullanılmıştır.

Binayı Süryani Katolik Vakfı'ndan satın alan Kültür Bakanlığı 1988 yılında bunu restore etmeye karar vermiş ve 1995 yılında da bina müze olarak hizmete açılmıştır. Bu ana kadar eski müze Artuklu sultanlarından Sultan İsa tarafından, 14. yüzyıl başlarında yaptırılan Zinciriye Medresesinde faaliyet gösteriyordu.

Yeni müze binası tamamen kesme kalker taşından yapılmıştır. İç ve dıştaki tonoz, kemer, korkuluk ve sütun başlıklarında eşsiz süslemeler mevcuttur.


Müze üç katlıdır:

Birinci katta; danışma yeri, konferans, sergi ve dinlenme salonları,

İkinci katta; etnografya sergi salonu, kütüphane ve eser depoları;

Üçüncü katta ise Girnevas Höyük kazısında çıkarılan kimi eserlerle, satın alınarak müzeye kazandırılan arkeolojik eserlerin sergilendiği salonlar ve idari bölümler yer almaktadır.

Müzedeki eserler; M.Ö. 4000'den, M.Ö. 7. yüzyıla kadar olan döneme ait eserlerdir. Arkeolojik salonlarda Eski Tunç, Asur, Urartu, Grek, Pers, Hellenistik, Roma, Bizans, Büyük Selçuklu, Artuklular ve Osmanlı devirlerine ait tabletler, silindir ve damga mühürler, kült kapları, figürinler, metalden bızlar, takılar, keramikler, altın, gümüş ve bakır sikkeler, gözyaşı şişeleri ve kandiller sergilenmektedir.

Etnografya salonunda ise Mardin ve çevresine, bilhassa Midyat İlçesi'ne özgü gümüş işlemeciliğinin seçkin örnekleri olan kolyeler, küpe, bilezik, halhal, alınlık, saçlığın yanı sıra, eski giysiler, kılıçlar, kahve (mırra) takımları, hamam eşyaları, tespihler, ısınma araçları ve bakır eşyalar da sergilenmektedir.

1.Cadde, Cumhuriyet Alanı
Tel : (0482) 212 16 64
Faks : (0482) 212 77 97

MARDİN

Kınalar yakılmış gökyüzüne ilmik ilmik,

Zılgıt sesleri titrer, hızmalı burunlar delik

Taşlar ruhları akseder özünde nakış...

Heybetli kalesinin hikmetidir Hakk’a yakarış.

Özünde, sözünde mertlik olanların yurdu

Ataların yadigarı ve ulu Artuklu

Kız Kalesi gülümser, çekingen, ürkek ceylani

Zaman ağır ağır işler kum saati misali

Ruhlarda derin bir huzur, doğa mütebessim

Saf tutan halaylarda medeniyetler kol kola

Türküler çeyiz sandığını, bulutları saklar

Ful çiçeklerinde avlu kokar, yıldızlar alevli,

Yakıcı güneşte altın sarısı taşların aksi

Destanların özü yansır sokakların merdivenlerinde,

Güneşin nabzı atar, duraksız sevdalı yüreklerde

Mezopotamya eğilir sadakatle Mardin’in önünde

Diz çöker cömertliğiyle yeşil enginliğinde

Güneş ışığı Nemrut’tan önce Mardin’e uğrar,

Yağmurlar bereketi müjdeler, ağlar, yağar

Musikiye aşina güvercinler takla atar

Uçurtmalarda geleceğin güzelliği, geçmişin emaneti uçar...

Mardin’de yaşam mitolojiyle dans eder,

Ezanlar, çanlarla kardeşçe ve beraber...

Karlar süslemek için işlemelerini can atar.

Çeşmelerinde su tarihle coşkun, misk akar...

Kuyular mahzen, güneş görmemiş define

Ay ışığı güleç yüzlerde gamzeler oyar...

Ne “Gondol’la” ilerlemek, rutubetli Venedik’te

Ne “Kuleler” kenti süslü Paris’te

Benim her şeyim, huzur sokağım, özüm, kaynağım...

Asil memleketimde, MARDİN’de

Sevginin adı gökyüzünde gülbin,

Şirin yüreklerde MARDİN...
 
Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol